CHP’li vekil Gökhan
Durgun’un BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar
Baş’a yönelik başlatılan çirkin iftira
kampanyasını Meclis’e taşıma
girişimleriyle ilgili olarak konuşan BTP Genel
Başkan Yardımcısı Berk, “Atatürk’ün
partisi CHP, BTP ve Prof. Dr. Haydar Baş’a
özür borçlu” dedi.
Bazı odakların Bağımsız Türkiye Partisi
Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ile ilgili
başlattıkları iftira kampanyasına alet olan
CHP’li vekille ilgili olarak açıklama yapan
BTP Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Berk,
CHP’nin BTP’ye özür borcu olduğunu söyledi.
BTP’nin Ocak 2005’ten bu yana düzenlediği
mitinglerin hemen ardından önce parti kurmay
kadrolarını hedef alan evlere ve iş yerlerine
dönük baskın ve hukuk dışı linç
kampanyaları başlatıldığını belirten
İbrahim Berk şöyle konuştu: “Ülkemizi
kuşatma altına almak isteyen güç odaklarının
yerli taşeronlarının iftira ve
kışkırtmaları üzerine iktidarın bu linç
kampanyası sonuç vermeyince son günlerde daha
iğrenç bir yolu seçtiler: Soylu duruşu,
tutarlı çizgisi ve başlattığı yeniden Kuvay–ı
Milliye hareketi ile Türk milletinin baş
tacı ettiği genel Başkanımız Prof. Dr.
Haydar Baş’a olmadık iftiralar atmak.
Müfterilerin öylesine gözü dönmüş ki ve
de partimizin ve genel başkanımızın
fikirlerine karşı söyleyecek sözü olmadığı
için özel hayatına uzanarak insaf ve ahlak
sınırları ile bağdaşmayan iğrenç iftiralar
ortaya atmışlardır.
28 Şubat sürecinde devrin siyasi iktidarı ve
onlardan beslenen hortumcu bir kısım medyanın
ortaya attığı bayat iddiaları önce tek elden
tezgahlanan korsan e–maillerle, ABD çıkışlı
korsan web adreslerinde internet ortamına
taşıdılar. İşgal güçlerine, haçlı
liderlerine yalvar yakar, Papaz ve hahamlarla
sarmaş dolaş, Türk milletine, onun inancına,
öncülerine en olmadık iftiraları tezgahlayan,
milletimizin inancına vatanına düşman
olanları hoş görüp salya sümük ağlayan
hainlerce organize edilen bu iğrenç kampanyaların
sebebini Türk milleti artık çözmüştür.”
Millet iftiraların
sebebini anlıyor
BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş’ın bu işgal
güçlerinin yerli borazanlarınca hedef seçilmesinin
nedenini milletin çok iyi anladığını
vurgulayan İbrahim Berk şöyle devam etti: “Milletimiz
Prof. Dr. Haydar Başla buluşmakta, yağmur
çamur dinlemeden Bağımsız Türkiye
mitinglerine koşmaktadır.
Haydar Baş, soykırım iddialarını
reddetmekle yetinmeyip yüzbinleri aşan
mitinglerle bunu milli bir iradeye dönüştürdüğü
için hedef seçilmiştir.
Liderimiz, milletle beraber ‘Kıbrıs
Anavatandır’ diye haykırdığı için
hedef seçilmiştir.
Liderimiz, Türk milleti; beş bin yıllık
tarihini, bin yıldır benimsediği inancını ve
asırlık cumhuriyetini AB mezarlığına gömülmesine
müsaade etmeyecektir diye milletle birlikte
kükrediği için hedef seçilmiştir.
Liderimiz, iktidar için ABD lobilerine, AB
liderlerine eğilip bükülmeyip, ben dindarım,
ben Türk milliyetçisiyim ve de Cumhuriyetçiyim
deyip milletinin gücünü esas aldığı için
hedef seçilmiştir.
Liderimiz, sivil– asker, devlet –millet
beraberliğini savunup oyunu bozduğu için hedef
seçilmiştir.
CHP bunu millete
izah edemez
Bağımsız Türkiye Partisi olarak asıl
üzüldüğümüz nokta, aynı değerler için
mücadele eden Atatürk’ün kurduğu parti olan
CHP’de, bu değerlere karşı mücadele
edenlerin yer bulabilmesidir.
İftiralara sözcülük eden vekilin bu sakim
duruşu mandacılığa karşı bağımsızlık mücadelesi
veren, cumhuriyetçiliği, milliyetçiliği, halkçılığı,
laikliği, devletçiliği, inkılapçılığı
şiar edinen Atatürk’ün kurduğu parti olan CHP’nin
varlık sebebinin inkarıdır.
CHP, CIA güdümlü, Yahudi lobilerinin
himayesinde ve papazların hizmetindeki salya sümük
bir piyonun tezviratlarının oyuncağı
olmasını milletimize izah edemez.”
CHP’li vekil şu
sorulara cevap versin
CHP’li vekile servis ettirilen iddiaların
ahlak ve izandan yoksun, daha önceleri zavallı
tetikçilerce gündem edilmeye çalışılan ve Türk
adaletinin duvarına çarpan bayat iddialar olduğunu
belirten Berk şunları söyledi: “CHP’li
vekile sormak gerekir: Genel Başkanımız hiçbir
dernek ve vakıf kurucusu ve yöneticisi değil.
Ancak diyelim ki bir şirket ve vakıf yöneticisi.
Bunda garip olan ne? Ne kadar komik duruma düştüğünüzün
farkında mısınız? Ülke toprakları
parsellenirken, ülke madenleri yabancı
şirketlere peşkeş çekilirken nerdesiniz? Niye
bu meselelerle uğraşmıyorsunuz. Yoksa size bu
büyük meseleleri unutturmak için küçük işleri
mi sipariş ettiler?
Yine de parti olarak meraklarını giderelim. “28
Şubat iktidarı soruşturma da açtı, dava da açtı
ama hepsinde iddia sahipleri mahkum oldu, BTP
lideri beraat etti.
Hasan Songür’ün iddialarına gelince, O da
geçmişte aynı çevrelerin kullanıp attığı
bir müfteri. İddiaların akibetini merak
edenlere şu kadarını hatırlatırız.
Hasan Songür tarafından Allah Rızası Anonim
Şirketi isimli iftiralarla dolu kitap kaleme
alınıp, kitapta isim verilmeyip daha sonra
şantaj yolu ile talep ettiği parayı
alamayınca (yani şantajı sonuç vermeyince)
Hasan Songür, Doğan Medyada (Kanal D ve
Milliyet Gazetelerinde) “bu kitapta yazılanlar
Haydar Baş’la ilgilidir” diye açıklama
yapmıştır. Hasan Songür’ün iddialarına
dayanarak Milliyet Gazetesinde yazılan
yazıların iftira olduğu her yönüyle açık
olduğundan Bağcılar Asliye Hukuk Mahkemesinin
2000 / 931 D.iş sayılı dosyası ile mahkeme
tarafından yazı dizisinin durdurulması için
ihtiyatı tedbir kararı verilmiştir. Mahkemenin
ihtiyati tedbir kararı ertesi gün 8.11.2000
tarihli Milliyet Gazetesinde yer almıştır.
Hasan Songür’ ün yazdığı kitaptaki
iddialarla ilgili olarak Hasan Songür Hakkında
İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2001/ 429
E.sayılı dosyası ile yayın yolu ile
Şantaj yapmaktan hapis cezası verilmiştir.
Yine yazdığı kitap ile ilgili olarak Ankara 2.
Asliye Ceza Mahkemesinin 2001/ 97 E .sayılı
dosyası ile hakaret ve iftiradan hapis cezası
ile hüküm özetinin Cumhuriyet, Milliyet,
Hürriyet gazetelerinde yayınlanmasına karar
verilmiştir.
Yine Hasan Songür’ün kitabı ile ilgili Kanal
D televizyonunda yaptığı açıklamalardan
dolayı Şişli 3.asliye Ceza Mahkemesinin 2001/83
E. sayılı dosyası ile yayın yolu ile
hakaretten hakkında hapis cezası verilmiştir.
Halen Hasan Songür’ün iddiaları ile ilgili
hukuk ve ceza mahkemelerinde çok sayıda davalar
devam etmektedir.
Profesörlüğü ile ilgili iddialara gelince,
profesörlüğün bilimsel bir unvan olup,evrensel
nitelikte olduğu, dolayısı ile YÖK’e bağlı
her hangi bir üniversitede çalışmak için
müracaat etmediği taktirde, yurt dışında
aldığı Profesörlük ünvanını Türkiye’de
kullanabilmesi için YÖK’ten denklik almasına
gerek olmadığı kesinleşmiş Bakırköy 3.
Asliye Ceza mahkemesinin 99/ 1460 Esas sayılı
mahkeme kararları ile tespit ve de tescil
edilmiştir.”
[03.05.2005]
BAĞIMSIZ TÜRKİYE
PARTİSİ
GENEL MERKEZİ
|