Kayseri'de düzenlenen Kuşatılan Türkiye
toplantısında ülkemize karşı içeriden ve dışarıdan
oynanmakta olan oyunlara karşı gerekenin yapılacağı,
bu oyunların BTP iktidarı ile bozulacağı,
ters yüz edileceği mesajı verildi.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) "Kuşatılan
Türkiye" adlı miting ve toplantı serisine
Kayseri ile devam etti. Kayseri İl Kültür
Turizm Merkezi'nde düzenlenen toplantıya akın
eden Kayserililer, 2. bir Sevr dayatmasına karşı,
1. Sevr dayatmasında ecdât ne yaptı, 1. Sevr
belgesini Kuvay-ı Milliye ruhu ile nasıl yırtıp
istila ve işgalciler ile yerli işbirlikçilerinin
suratına çarptı ise bugün de aynı şeyi
yapacağı mesajını dosta düşmana bir kez
daha duyurdu. Kültür merkezi toplantıya
gelenlere dar geldi. Doldu taştı. İzdiham yaşandı.
Giremeyenler dışarıda kurulan sinevizyon ile
programı izledi.
BTP'nin mahalli basına yönelik
projeleri
Toplantıda bir konuşma yapan
BTP Kayseri İl Başkanı Ahmet Köker, beş bin
yıllık tarihe sahip milletimizin çok zor bir dönemden
daha geçtiğini, ülkemizin dört bir taraftan
kuşatıldığını, AB söylemleri ile
uyutularak varlık sebebimiz olan değerlerimizin
yitirilmekte olduğunu söyleyerek, "Atı
alan Üsküdar'ı değil, Irak'ı, Ege'yi, Kıbrıs'ı
geçmek üzere. Ama BTP kadroları bunun farkında.
'Gözünüz aydın Sevr sevdalıları' demeyeceğiz.
Bu oyunları milletle ele ele verip mutlaka
bozacağız" dedi.
BTP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erimhan,
mahalli basına dönük projeler hakkında bilgi
verdi. Bu basını kuşatılmışlığı kıracak
bir direnç noktası olarak gördüklerini söyleyen
Erimhan, BTP'nin 3 Kasım seçimlerinde açıkladığı
650 milyar dolarlık kaynak paketinin bir bölümünü
mahalli basına ayıracaklarını belirtti.
Erimhan, "Bu devlet, bu millet büyüktür.
Kaynak da vardır. Yeter ki Ankara da bu işleri
kotaracak bir yönetim ve lider olsun" dedi.
Erimhan'ın 14 maddelik kaynak paketinden bazılarını
şöyle sıraladı:
"Her ilde mahalli tv'ler için vericiler
kurulacak. Her mahalli tv'ye devlet tarafından
üç adet stüdyo kurulacak. Tüm vergi ve
kesintiler bu tv'ler üzerinden kaldırılacak.
Mahalli basın personelinin SSK ücretleri devlet
tarafından yatırılacak. Bu kurulaşların uydu
üzerinden yayınları devlet tarafından karşılanacaktır.
RTÜK'de % 50 oranında temsil imkanları sağlanacaktır.
Frekans ihalesi meselesi halledilecek, yapılmayacağı
açıklanacak, iki yıl içerisinde dijital yayıncılığa
geçilerek frekans meselesi kökünden
halledilecek. Erimhan, Gaziantep'te de yazılı
mahalli basına ait projeleri açıklayacaklarını
belirtti."
Dinlerarası Diyalog bu milletin misyonu
değildir
BTP Genel Başkan Yardımcısı
Mehmet Emin Koç, ise yaptığı konuşmada Türkiye'nin
manevi olarak kuşatması Dinlerarası Diyalog
tuzağına değindi. Koç, Dinlerarası Diyalog'un,
din müntesipleri arasında bir diyalog değil
Vatikan'ın Asya'yı hristiyanlaştırma projesi
olduğunu belirtti. Koç, piyasada, Dinlerarası
Diyalogcuların ipliğini pazara çıkaran CD'lere
değinerek bu CD'lerin partilerine mal edilmeye
çalışıldığını, oysa partilerinin bununla
bir alakası olmadığını ve fakat önemli gerçekleri
kamuoyuna duyurduğu için takdir edilmesi
gerektiğini ifade etti. Gerçeklerin ortaya dökülmesi
üzerine panikleyenlerin, papaz hayatı yaşayan
ruhban hayatından kurtulmak olacağı yerde, BTP
Genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın aile
hayatını dillerine doladıklarını, ev
sahibini bastıran hırsız misali hareket
ettiklerini söyleyen Koç, şunları söyledi:
"Dinlerarası Diyalogcular, Dinlerarası
Diyaloğun bu milletin misyonu olduğunu söylüyorlar.
Zaman gazetesinde ADL'nin mafya tipi bir örgüt
olduğunu söylüyorsun, bu ADL'nin teklifi ile
Fetullah Gülen'in Hoşgörü ve Diyalog kitabı
yazmayı gündeme getirdiğini, bu kitabın tüm
dünyaya ADL tarafından dağıtılacağını açıklıyorsun.
Sonra Alaattin Kaya'nın dilinden 'Bizi Papa'ya
taşıyan ADL'nin başkanıdır' diyorsun. Papa'ya
sunulan mektupta, 'Papalık misyonunun bir parçası
olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun
tahakkuk edişini görmek istiyoruz' diyorsun.
Ondan sonra da Dinlerarası Diyalog bu milletin
misyonudur, diyorsun. Bu Dinlerarası Diyalog, bu
milletin misyonu olamaz. Bu milletin misyonu bu
milletin kökünden kaynaklanan Bağımsız Türkiye'dir."
BTP Genel Başkanı Ali Gedik ise Genel Başkanı
Prof. Dr. Haydar Baş'ı anlattı. Her ne yaptı,
her ne konuştu ise bu millet, bu vatan adına
yaptığını, konuştuğunu söyledi. Gedik,
Prof. Dr. Baş'ın bunu, Bağımsız Türkiye
bayrağını eline alarak yaptığını, yapmaya
da devam edeceğini belirtti.
"Üstad nerede biz oradayız"
"Üstad nerede biz oradayız" tezahüratları
altında kürsüye gelen BTP Genel Başkanı Prof.
Dr. Haydar Baş, ise yaptığı konuşmada yaşadığımız
coğrafyanın dünyanın en stratejik coğrafyası
olduğunu, Anadolu gibi kıymeti haiz bir coğrafyayı
dünyada bulmanın imkansız olduğunu, binlerce
yıllık geçmişimiz olan bu topraklardan şimdi
bize 'çıkacaksınız' dediklerini, AB üzerinden
yalanlarla ülkemizi bölmek istediklerini söyleyerek
işte bunun içindir ki gece gündüz ülkeyi karış
karış dolaşarak milleti uyandırmaya,
bilgilendirmeye çalıştıklarını söyledi.
Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "Biz,
bugün girmek istediğimiz AB ülkelerine karşı
geçmişte büyük bir ölüm kalım mücadelesi
verdik. Şimdi durup dururken hakimiyetimizi Brüksel'e
devrediyoruz. Bu hükümet döneminde Türkiye'nin
Kıbrıs diye bir davası kalmamıştır. Küresel
güçler ve yerli işbirlikçileri BOP adı altında
ülkemizi parçalamayı hesap etmektedirler. AKP'nin
taşeronluğunu yaptığı BOP, Sevr'in kod adıdır.
AKP tahakkümünde iç siyaset AB, dış siyaset
ABD, istihbarat ve güvenlik İsrail, ekonomi IMF
ve dünya Bankası tahakkümüne bırakılmıştır.
AKP, yeni TCK ile millete adeta bir pranga vurmuştur.
Adeta 28 Şubat'ı geri getirmiştir. Hükümeti
eleştiren bir imama bir yıllık hapis cezası
öngörmektedir. TCK'nin 263. Maddesi ile 15 yaşından
küçük çocuklara namazı, abdesti öğretenlere,
yer tahsis edenlere 3 yıla kadar hapis cezası
getirmektedir. Bu milletin evladı zarurat-ı
diniyyeden bilgileri öğrenmek için mutlaka 15
yaşına gelmesi gerekirken diğer taraftan İmar
Yasasının 9. Maddesine cami yerine ibadethane
ibaresi konularak Türkiye'de 36 bin kilise evi açılmıştır.
Bunlar istihbarat raporlarıdır. Diyanet Vakıf
Sen Genel Başkanı bu iktidar döneminde 40 bini
aşkın gencin Hıristiyan olduğunu söylüyor.
Gazi Mustafa Kemal'in bu konudaki tavrı açıktır.
Bursa Amerikan Kolejinde 3 kızımız hıristiyan
oldu diye Bakanlar Kurulu kararı ile okulu
kapatmıştır."
Türban sorununu ancak BTP çözer
AKP iktidarı döneminde Anayasanın 90. Maddesi
değiştirilerek AİHM'nin kararları bizim
kanunlarımızın üstünde sayıldığını,
egemenlik hukuken ve fiilen devredildiğini söyleyen
BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi:
"Şu anda Avrupa Mahkemelerinde alınan
karar bizim Meclis'te alınan kararların üstündedir.
Bu kararı da maalesef Anayasanın 90. Maddesini
değiştirerek AKP iktidarı almıştır. AKP bütün
bunları yaparken, 'Ben türban konusunu
halletmek istiyorum. Ama önüme Anayasa
Mahkemesi, Başkanı, derin devlet çıkıyor'
diyor. Bunlar, AB hukuku bizim üzerimizde demedi
mi? Şimdi gelin Avrupa'nın hukukunu okuyalım,
bizi nereye bağladılar, görelim. AİHM, 29
Haziran 2004'te aldığı kararla başörtüsü
mağduru Leyla Şahin'in açtığı davada Türkiye'yi
haklı buldu. Türban yasağının laikliğin
gereği olduğunu söyleyen AİHM, türbana müdahalenin
meşru olduğu kararını verdi. AİHM, türban
takmak doğru değil, diyor. Biz ise bu Avrupa
hukukunu üst hukuk olarak kabul ettik. Bunu AKP
söylüyor. Bu AKP, türban konusunda haklı mı
değil mi milletin takdirine bırakıyorum. Ondan
sonra Başkan Bumin ile ver kaç yapıyorlar. Sayın
Başkan Bumin ile sayın Başbakanın yediği içtiği
ayrı gidiyor. Peki bu kayıkçı kavgası
nereden çıktı? Bunlar bu işi halledemez.
Hukuk mu buna müsait değil, hayır! Yeraltı teşkilatları
mı, hayır! Bunları iktidar eden güçler müsaade
etmiyor. Göreceksiniz! Yıllardan beri iftira
ettikleri o güçlerle biz el ele vereceğiz, kol
kola gireceğiz, milletin türban meselesini
halledeceğiz."
Baykal'ın yapması gereken
Prof. Dr. Haydar Baş, devamla şöyle konuştu:
"Meclis kararı olmadan İncirlik ABD'ye açılmıştır.
Bu iktidar döneminde maalesef Irak işgalinde
aktif rol aldık. Bölgemizde yalnız kaldık.
Irak'ta namusu kirletilen 50 bin kadının vahim
manzarasına AKP sebep olmuştur. Irak'taki kan,
gözyaşı Açlık, sefalet, kıtlık, yokluk ve
kaos bu hükümetin eseridir. Muhalefetin asıl
yapması gereken bunların hesabını sormak,
halka bunları duyurmaktır. Ancak Baykal bunu
yapmak yerine, Mecliste yaptığı konuşmada 'Demokrasiyi
kullanarak dini siyasete açmak isteyenler' den
bahsediyor. Burada şunu sormak gerekir; 15 yaşından
küçük çocuklar Kur'an kursuna gidemezken,
sokaklarda serbestçe İncil dağıtılırken, 40
bin gencimiz din değiştirirken, 36 bin kilise
evi açılmışken, hangi din tehlikesinden söz
ediyorsunuz? Asıl tehlike milletin Hıristiyanlaştırılma
projesidir. Sayın Baykal 1997'den beri Moon
tarikatının toplantılarına katılmaktadır.
Bu sebeple bu gibi kurumların yıkıcı
etkilerini iyi bildiği muhakkaktır. Millet için
asıl tehlike bu ve benzeri misyoner teşkilatlarıdır."
[09-05-2005]
BAĞIMSIZ TÜRKİYE
PARTİSİ
GENEL MERKEZİ
|